Yenge! Yenge, dur! [Okur] Tesadüf diye bir şey yoktur.
Olması gereken olur. [Okur] Bütün bunların yaşanması
gerekiyordu ve oldu. [Okur] Ateş, suya düştü.
Ama ne su buhar oldu... ...ne de ateş söndü.
Alevleri tüm şehri sardı. [Okur] Hissettikleri hep acıydı.
Hem de ne acı. Aşkım, kitabın kapağına bayıldım. Ay, çok heyecanlıyım. [Yazar] Kitabın ilk resmi okuyucusu
sensin. [Yazar]
Okuduktan sonra hemen beni ara. Biliyorum. Söz, akşama kadar
bitireceğim. Bitirir bitirmez... -...arayacağım seni.
-[Ya
zar] Seni seviyorum aşkım. Ben de seni, aşkım. [Okur] İlk tanışmaları yaralayıcı
olmuştu. [Okur] Adam zaten yaralıydı
ama belli etmiyordu. [Okur] Yüzündeki ter damlacıkları,
içinde hissettiği acının... ...tek belirtisiydi. [Pilot] Hanımefendiler ve beyefendiler
kemer ikaz ışıkları sönünceye kadar... ...kemerlerinizi bağlı tutunuz. -Abi, iyi misin?
-İyiyim. -Bir şey istersen seslen ama.
-Tamam. -Koltuğunuzu değiştirebilirim.
-Hayır, hayır, hayır... ...pencere kenarında oturmak
istemiyorum... ...u
çmaktan korktuğum için
kendimi iyi hissetmiyorum. Tamam, size hemen başka
bir yer ayarlayacağım. Tamam. Teşekkür ederim. -Sorun ne?
-Uçmaktan korkuyor.. ...ve pencere kenarında oturmak
istemiyor. -Neden koltukları değiştirmiyorsunuz?
-Kadının yanında oturan kişi... -...yerini değiştirmek istemiyor.
-Peki, başka bir yer bulana kadar... ...onu buraya oturtabilirsiniz.
-Pekala, teşekkür ederim. -Buraya mı? Teşekkür ederim.
-Evet. Teşekkür ederim.
Ama pencere kenarı olmasın lütfen. Afedersiniz? Alla
h kahretsin ya!
Kaç kere söylemem lazım... ...cam kenarı istemiyorum diye. [Pilot] Hanımefendiler ve beyefendiler
kemer ikaz ışıkları hala yanıyor... ...lütfen kemerlerinizi
bağlı tutunuz. Çok özür dilerim!
Afedersiniz! Pardon. Pardon. Ben... Uçak korkusu var bende de...
Farkında bile değilim. Şey... Bakayım... Çok kötü deşmişim.
Çok... çok özür dilerim. İşte, bu yüzden uçağa
binmeyi sevmiyorum. Biliyorum, korkum yersiz ama
yine de korkuyorum. Ne yapayım? Merhaba, koltuğunuz artık hazır,
beni iz
leyin lütfen? Evet, teşekkür ederim. Abi, burası güvenli bir yer. Necmi abinin mekanı da
buraya çok yakın. Sen yanlış bir şey yapmadın abi. Sen kaçmadın. Doğru olanı yaptın. Olup bitende
senin hiçbir kabahatin yok. Buralar senin mekanın.
Özlemişsindir. Sakın yanımdan ayrılma.
Tamam mı? -Hadi, git. Eşyalara yardım et, hadi.
-Tamam, abi. Haşmet! [Neşeli müzik] Ne zaman bitiyor işin,
ölüyorum açlıktan. -Az kaldı az, yarım saate iniyorum.
-Tamam. Sorun yok abi, Necmi abinin
yanındayız zaten şimdi. -
Durumu nasıl?
-İyi. Bak, sakın bir delilik yapıp
buralara gelmeye kalkmasın. Orada kontrol sende Turhan. Ben de bir süre ortalıklardan
kaybolacağım. Olay, polise farklı intikal etti. -Bu kötü.
-Tamam abi, merak etme sen. Burada her şey yolunda. Hadi bakalım. Haşmet, seni buraya yollamaları
iyi olmuş. Kemal Aslan. Faruk Aslan. Şimdilik bunlarla idare edin.
Ne olur, ne olmaz. Buradaki Türkler, sizin
kim olduğunuzu bilmez. Bir de bir şeye ihtiyacınız
olursa, beni arayın. Genç adamsınız. Anladın? -A
bi? İyi misin?
-İyiyim, iyiyim. Hele bakayım şu yaraya. İltihap tutmuş bu. Sen hiç pansuman
yaptırmıyor musun? Bu sabah kendim yaptım. -Alpago?
-Evet, abi? -Bir kağıt, kalem ver.
-Tamam. Şimdi yazacağım adrese
gideceksiniz. Bizim hastanedir. Polislik
molislik bir işiniz olmaz. Doğru düzgün bir
pansuman yapsınlar. O elindeki nedir? Tamam baba, tamam.
Bak, sen ilaçlarını iç. Bahçeyi sularken, üstünü başını
ıslatıyorsun, ondan oluyor bunlar. Tamam. Tamam, nazlı babacık,
hadi öptüm seni. Merak etme
beni, tamam mı? Hoşça kal. Ne gülüyorsun kız,
kendi kendine? Hiç. Ne yiyorsun sen? Sen getirmedin mi?
Tezgahın üstünde duruyordu... -...ekmeğin üstüne sürdüm, yiyorum.
-Tükür! -Kızım tükür! Ceviz var onun içinde!
-Ne? Tükür! Tükür! Kızım sen mi beni taşıyacaksın,
ben mi seni taşıyacağım? Ben seni buraya kadar
getirdim. Yoruldum. -Biraz da sen yorul, canım.
-Sen de üstünde ceviz olduğunu... -...yazsaydın.
-Kızım sende hemen atlamasaydın. Yazmaya vakit olurdu
herhalde. Her yerim kaşınıyor. Vallahi
tesadüf. E sen yürüyordun. Şey, arkadaşımın cevize
alerjisi var da... -...zehirlendi.
-Selam. -Siz ne yapıyorsunuz burada?
-Pansumana geldim. -O kadar mı deşmişim?
-Ya, ölümlerden dönmüşüm. Çok özür dilerim. Şaka, şaka... Küçük bir
kaza geçirdim de. Siz, burada mı yaşıyorsunuz? [Okur] Cevabı olmayan soruydu bu. [Okur] Bildiği tek şey,
yaşamak için burada olduğuydu. [Okur] Adam bu soruya cevap
vermek yerine... ...kızın sesinin yumuşak
kavında sarhoş olmayı yeğledi. Bilmezdim bu derdin...
Seni yo
lundan... Beni solumdan... -...edeceğini...
-Bak, bu şarkı kendi bestesi. Çok güzel, değil mi? Bu tarz müzikten pek
anlamam ama güzel geliyor. Sende mi müzikle uğraşıyorsun? Yok. Ben buraya dil eğitimi
için gelmiştim. Turizm, bizim orada iyi iştir. Ama İrem'le tanışınca
her şey değişti tabii. -Bilmezdim...
-Benim okulum bitti ama... ...bir süre daha
kalmaya karar verdim. Babamı ikna etmek biraz zor
oldu ama orası ayrı mesele. Sağ olsun, çok yardımcı oldu.
Bana iş bile buldu. Ben, kuaförlük yapıy
orum
bu arada. Bizim dükkan da az ilerde,
çok uzak değil. -Ee, sen anlat.
-Ne anlatayım? Kimmiş bu Kemal? Bilmem.
Biz de kendisiyle yeni tanıştık. Oh, sen bir şeylerden kaçmış
gelmiş, kafa topluyorsun demek. Anladım. Ne kadar kalacaksın burada?
Ferrarisini Satan Bilge? -Uzun bir süre.
-Ne kadar uzun bir süre mesela? Üç ay, birkaç hafta, bir hafta? -Bir gün?
-Belli olmaz. Kader, kısmet. İyi. Kafasını dağıtır biraz. -Evet, abi.
-Kardeşlerin mi? Şu yakışıklı olan kardeşim. Analarımız ayrı, babamız
bir.
Benim anam vefat etti. Onun anası büyüttü beni.
Fadile hanım. Fadile hanım iyidir, anam sayılır. Alpago da kardeşim gibidir.
Babasından bize yadigar. Ben de annemi kaybettim. Ama uzun zaman oldu. Yüzünü bile hayal meyal
hatırlıyorum. Sert bir kadındı. Babam çiçek gibidir. Ama anne işte.
Keşke olsaydı. -Ne oldu?
-Bakma öyle. Ben kimsenin gözüne öyle
uzun süre bakamam. Bu mu? Yoksa bu mu? Adam dayayacak ağzına
lahmacunları... ...yana yana geleceksin eve.
Hala o ayakkabı mı... ...bu ayakkabı m
ı?
Giy botlarını, git işte ya! Sen benim ağam hakkında
ne cesaret öyle konuşursun? Neye gülüyorsun sen? Aman, boş ver. Sen şimdi buraya, büyük işler
yapmak için geldin, öyle mi? Ne gibi büyük işler?
Mesela... ...inşaat, falan mı? Gibi. Neyse, ne. Hoş geldin. İyi ki de geldin. Bak yine gülüyorsun. Söyle, komik olan ne?
Ben de güleyim. Bizim İrem'e gülüyorum.
Beni lahmacun yemeye... ...götüreceğini düşünmüştü de.
Bunları bir görse! Daha lahmacun seviyesinde
değiliz. Eğer lahmacun yiyorsak,
o iş bi
tmiştir zaten. Hangi iş bitmiştir? Bak, bu gönül işleri
beni biraz mahcup eder. Çok zorlama. Sen ne değişik bir adamsın. Yanında hep böyle adamlarla
geziyorsun. Yüzün de hiç gülmüyor.
Böyle bir ağır abi gibisin ama... ...şu an karşımda 5 yaşında
çocuk gibi mahcubum diyorsun. Bak, yine gülmüyorsun.
Ben dişlerini görmek istiyorum. -Göster.
-Dur. -Dur. Ayıp, dur, yapma!
-Göster dişlerini. [Yağmur] Ne ayıbı, göster işte. Uzaklara taşınmak istiyor.
Şehir dışına taşınmak istiyor. Bilmiyorum.
Daha bir
sene bile olmadı. Ne yapacağım ben? Şşş. Gözlerin uçurum gibi. Düşmekten korkuyorum ama
beni içine doğru çekiyor. Sende hiçbir şey az değilmiş gibi. Ya cenneti, ya cehennemi
verirsin sanki. Kimsin sen Kemal? Ben bir toz zerresiyim. Rüzgarların savurup,
bulutlara taşıdığı... ...yağmurlara karışıp,
bilmediği diyarlara yağan... Kaderine mahkum... Ben bir toz zerresiyim. Her şeye razı. Hiç aşık oldun mu? Birinin gözlerinin içine bakıp,
şiir yazacak kadar değil. Bunu sen mi yazdın şimdi? Beğenmedin m
i? Peki sen? Sen aşık oldun mu? Yapma! Bakma öyle. Ben kimsenin
gözüne öyle uzun uzun bakamam. [Okur] Adamın canı yanıyordu. [Okur] Yarasından çok, birini
öldürmüş olmanın verdiği acıydı bu. [Okur] Kız, adamın yarasına dokundu. [Okur] Buna nelerin sebep olduğu
ile değil... ...tek bir şeyle ilgileniyordu. Canın çok yanıyor mu? Su getireyim mi?
Bir şey istiyor musun? Bekle. [Okur] Yağmur, Haşmet'in yaralarına
ilaç... [Okur] ...değişiminin başlangıcı
olmuştu. [Okur] Aşık oluyordu.
Ama güzel olduğu
için değil... [Okur] ...ki çok güzeldi. [Okur] Haşmet değişiyordu.
Ya da kendisi oluyordu. [Okur] Yağmur'u sevmek, yaşadığı
her şeye uzaktan bakabilmek... ...kendisini yeniden tanıyabilmek
adına, büyük bir fırsattı. [Okur] Ve sevdi. [Neşeli müzik] Kış, sadece şehri değil,
bazı yürekleri de soğutuyordu. -[Kemal] Ne oldu?
-Tavada parmağımı yaktım ya! Çok acıyor, çok acıyor! Ne? Ne yapıyorsun? Çok iyi geldi. -Yumurta çok güzel olmuş.
-Afiyet olsun. Dur, dur, yeme! Pis..
Parmağımı soktum ona. Ne pis
i be! Kanlıca yoğurdu
gibi olmuş valla. Kemal...
Ben Türkiye'yi özledim. Ne zaman gideceğiz? Bir de seni
saklayamıyorum babamdan artık. -Anlat o zaman.
-Yok. Öyle olmaz. Telefonda söyleyemem.
Şimdi gitsem oraya... ...alıştıra alıştıra anlatsam
seni. Sonra tanışsanız... ...o zaman olabilir, belki. Sen önce kendimi anama
beğendir, gerisi kolay. -Beğenmez mi beni?
-Yok, öyle hemen beğenmez. Beğenseydi böyle bekar
kalır mıydım? Kaç kız götürdün kadına
şimdiye kadar? Eşşek seni! Ben de seni çok özled
im. Geleceğim. Geleceğim de... ...şu uçak korkum... [Yağmur] Tamam babacığım, öptüm.
Bye. Kemal, hani yemeğe gidecektik.
Bu iğrenç şeyi yediriyorsun bana. Dur, şunların dersini
vereyim hele. -İyi misin yavrum?
-Bu iğrenç şeyi yediriyorsun bana... ...bir de iyi misin diyorsun ya! Ben söyleyemem ona.
Hamza abim gelsin, kendi anlatsın. -Hem beni dinlemez. Onunla konuşsun.
-[Fadile] Tamam, tamam. ...Hamza'yı yolluyorum.
Oğlum, sen de kendine... -...dikkat et oralarda.
-Hadi, hadi gidiyoruz! Emin mis
in?
Birkaç test daha yap bence. 10 kutu bitirdim. Hepsi pozitif. Ya, sen aşık oldun.
Bir de hamilesin. -Ay, kuzum benim.
-Ya dur, sen niye ağlıyorsun? -Beni dinle.
-Tamam, tamam, duygusallaştım. Bugün tanışma yıldönümümüz. Ona bir hediye aldım.
Onu verirken, söylesem? Kızım sen, hediyenin
kralını veriyorsun adama. İnşallah senin kıymetini bilir. Ah, Tarık! Oldu İremciğim, sonra konuşuruz,
tamam mı? Öptüm seni. -Hoş geldin Tarık.
-Hoş bulduk yenge. -Listedekilerin hepsini aldım bugün.
-Sağ ol. Be
n de İrem'le konuşuyordum
şimdi de. Özlemişim zilliyi. Duydun mu? Duydum yenge. Ne olacak Tarık?
Bari sen söyle. Gidecek miyiz Türkiye'ye?
Ne yapacağız? Ben babama anlatamam bunu. Yenge...
Hamza abi geldi. Abimle, Necmi abinin yanındalar
şimdi, konuşuyorlar. Abim, belki İstanbul'a gidebilir. -Halloldu mu sorunlar?
-Bak, yengeciğim... Sen şimdi bana hiçbir
şey sorma. Abim dönene kadar da
ona hiçbir şey söyleme. Abim dönünce konuşursunuz.
Daha iyi olur. Bana güven. -Ama...
-Yenge... ...güven bana.
Sizin buradaki yerinizi biliyorlar. Sıtkı sizi birkaç aydır takip ediyor. Artık onlar da farkındalar.
Bu husumetin bitmesi için... ...gereken tek şey, iki tarafında
bayrağı çekmesidir. İflasın eşiğindeyiz Haşmet.
Onlar da öyleler. Reşit ağanın söylediği, Haşmet
gelirse bir sulh yolu bulunur. Bu sulh dediğin nedir Hamza? Bizi açığa çıkartmaya çalışıyor
olmasınlar? Yok, yok, sen bana güven. Artık iki tarafın da kavga edecek
takati kalmadı. Sen ne diyorsun Necmi abi? Dün Fadile hanımla konuştum, o
da
Haşmet gelirse bu iş çözülür diyor. Bence git. Hem bizim adamlar da
yanında olacak. Reşit'i tanırım, abisi gibi değildir.
Zaten adam hastaymış. Belli giderayak işleri düzeltmeye
çalışıyor. [Telefon çalar] [Telefon çalar] [Haşmet] İyiyim, iyiyim. Hamza, Yağmur soruyor akşama
kalır mısın? -Yok emmioğlu, yok. Ben kalmayayım.
-E kal. Yok ben gideyim de,
oraları bir toparlayayım. İyi. Yok yavrum, sana güzel
haberlerim var. Akşam konuşuruz. Esaret bitiyor ha? Haşmet şimdi biz bu kızı
hiç karıştırm
asak? -Bu kızı?
-Yani, yengeyi. Gideceğimiz yer belli ateşin ortası.
Ne olacağı belli değil. Yani şimdi örf bilmez, afet bilmez,
ne yapacak orada? Ben ne yapacağımı bilirim Hamza. Emmioğlu, işleri berbat etmekte
üstüne yok ha. Yok o bilirmiş de, bilmem neymiş de.
Sen bozdun, sen yapacaksın. [Hamza] Bana tutmuş ne diyor ya,
tövbe tövbe. -Ne mırıldanıyorsun Hamza?
-[Hamza] Ha hala, ben dönüyorum. -Nasıl geçti?
-Valla hala iyi mi geçti... ...kötü mü geçti bilmiyorum ama,
bu kız meselesi biraz sıkın
tı. [Fadile] O sıkıntı hallolacak Hamza. Hala kız hamileymiş. -[Hamza] Hala beni duyuyor musun?
-Hamza tekrar etmeyeceğim, neyse ne. Hala ben, kız hamileymiş ben
ne yapayım? Ne yapacağını ben mi söyleyeceğim
Hamza? Ne gerekiyorsa onu yap. Geçen sene bugün tanıştık. Bu elini yaralamıştım. Bu elden, o ele bir özür. Ama öyle basit bir saat değil. Bu çok güzel. Gidiyoruz. Bağırma dur. -Ciddi misin?
-İşler halloldu. Ama önce benim bir tek başıma
Türkiye'ye gitmem lazım. Bak, döndüğümde her şey
bambaş
ka olacak. Ya dönmezsen?
Beni de yanında götür ne olur. -Ben burada kafayı yerim sensiz.
-Korkma, Tarık burada olacak. Seni yalnız bırakmaz.
Gitmem lazım. Döndüğümde her şeyi halletmiş
olacağım. Sonra beraber gideriz. Döneceksin değil mi? Karım olur musun? Evet. Döndüğünde benim de
sana bir sürprizim olacak. -Hoş geldiniz Haşmet bey.
-Merhaba. -Abi, hoş geldin.
-Abisinin gülü. -Özledin mi abini kız?
-Özlemem mi abim? -Burnumuzda tüttün.
-Bir de bana sor. -Anam nerede?
-İçerde seni bekliyor. Hadi
gel. Ben senin de annen sayılırım,
sana bir şey olduğunda... ...Turhan'a olmuş kadar
ciğerim yanar. Bir yıldır burada neler çektiğimi
bir Allah biliyor, bir de ben. Bundan başka çıkar yol yok,
bu iş senin sorumluluğunda. Senden başka hiç kimsenin
halledebileceği bir mevzu değil bu. Bu evden bir cenaze daha çıkartmaya
ne benim... ...ne de bu ailenin takati kalmadı. Haşmet,
oradaki yerinizi biliyorlar. Eğer bu aileyi düşünüyorsan... ...eğer rahmetli babanın sana emanet
ettiklerini düşünüyorsan...
...yapacaksın. -Hamza nerede?
-Memlekette. Oradan gelenleri organize ediyor.
Toplantı günü burada olur. Bugün çok mutlu görünüyorsun.
Fark etmediğimi sanma. -Yakında buradan ayrılıyorum.
-Evleniyor. Bunu duydun mu? Evleniyormuş! Vay canına. Tebrikler! -Yenge.
-Tarık. -Nereye geldik Tarık?
-Sürpriz yenge, sürpriz. [Telefon çalar] -Kemal arıyor.
-Ya yenge ver şu telefonu. Bak bütün sürprizi bozacaksın, hadi. Hamza abi? Tarık ne oluyor? Otur. Sen kiminle beraber olduğunu
biliyor musun? O ne demek
Hamza abi? [Hamza] Bu artık masal bitti demek.
Artık gerçeklere geleceğiz. [Hamza] Adı Haşmet.
Haşmet Ayaz. [Hamza] Buraya gelmeden önce,
Türkiye'nin en tehlikeli... [Hamza] ...ailelerinden birinin
başı olan İhsan ağayı öldürdü. [Hamza] O yüzden bir yıldır burada.
Sana yarası hakkında ne dedi? [Hamza] İşte, bu çatışmada yaralandı. [Hamza] Bunlar kendi meselelerini
kendileri halletmek isterler. [Hamza] Onun için bu mesele polise
farklı yansıtıldı. İki aileden de çok cenaze çıktı. Sonunda benim ça
balarımla,
bir uzlaşma noktasına geldik. Eğer bu uzlaşma gerçekleşirse,
yıllardır sürüp giden öfke bitecek. [Hamza] İki aile de iflastan
kurtulacak. [Hamza] İşte bütün bunların
önünde bir tek engel var. Sen. Ben mi? Senden kurtulmak için
iki aile de elinden geleni yapar. Haşmet'in buradaki yerini biliyorlar.
Seni de yakından tanıyorlar. Başka çözüm yok.
Haşmet'i bırakacaksın. Ben size inanmıyorum.
Bana bunları kendisi söylesin. Yahu o geldiğinde zaten bunları
sana söyleyecek. Benim demek istediğ
im,
o ne söylerse söylesin... ...senin onunla Türkiye'ye gitmemen. -Hamileyim.
-Evet, biliyoruz. Öyle olmayaydı daha kolaydı ama... ...onun da çaresine bakacağız
merak etme. Ne demek çaresine bakacağız? Ne demek çaresine bakacağız? Seni yan tarafa alalım, doktor bey
halledecek. Bırak! Bırak! Ne yapıyorsun bırak!
Ne yapıyorsunuz siz? Tarık! Tarık yardım et ne olur!
Tarık! Sen beni anlamadın galiba? Sana kan davası diyorum.
Haşmet ölür diyorum. Bu işlerin şakası yok, benim de
şakam yok. Şimdi o pi
çi çöpe at, defol git,
yoksa seni ben gebertirim! Ben havalimanına gidiyorum. Sen iş bitince,
kızı aldığın yere bırak. Sıkı sıkı tembihle ne yapması
gerektiğini. -Abi yanlış yapıyoruz.
-Ha? Bugüne kadar yapılanların
hepsi doğru, bu yanlış. Haydi Turhan haydi,
sana söyleneni yap. Bu yaptığınız suç. [Telefon çalar] [Turhan] Yenge! [Hüzünlü müzik] Kardeşimi kaybettiğim gün,
içimden çok şey koptu gitti. Bir kişinin daha kanının akması,
beni mezarda huzursuz eder. Turhan gençtir. Sıtkı... Sen, Hamza.
.. yazık olur. Bir kısmımız toprakta. Bir kısmımız içerde. Gençler de öfkesini kontrol edecek. Nikahta büyük hayır vardır. Bu barış, sadece sözde olmamalı. Evlilikle, kan bağıyla durmalı. Nupelda kızımızla evlen. Evlen ki akraba olalım. Bu ailenin yüzlerce mensubu,
buna ancak, böyle izin verir. Nupe, seninle aynı
sokaklarda büyümüştür. Seni tanır, iyi bilir. Ona da sorduk, rızasını aldık.
Gönüllüdür. Bu öfke bitsin, bize torunlar verin. Başka hiçbir şey bu ateşi
küllendiremez. Şimdi, bu evliliğe
karşı olan varsa
burayı terk etsin. [Herkes bağrışmaya başlar] Barışı böyle mi kuruyorsunuz? Sana sırtımı dönmem Haşmet. Haşmet! Akıllı ol. Herkes akıllı olsun. [Hüzünlü müzik] [Okur] Çocukluğundan beri aşık
olduğu adamdı Haşmet. [Okur] Kime bakıyorum diye
düşündü kadın. [Okur] Kocasına mı, yoksa babasının
katiline mi? Sen ne yapıyorsun? Bizim söndürmeye çalıştığımız ateşe
sen körükle gidiyorsun. Olayları bu noktaya getirene
kadar canımız çıktı. [Hamza] Ne istiyorsun?
Turhan'ı mı öldürsünler? S
eni bir daha mı vursunlar? Babandan kalan her şeyi
kaybetmek mi istiyorsun? Söyle onlara, cevabımı beklesinler. Emmioğlu gitmene gerek yok. Ben Turhan'a söyledim. Yağmur yengeye her şeyi anlattı. Hamza! Hamza!
Ne yaptın sen? Bize bakıyor. -Durumu nasıl?
-Endişelenecek bir şeyi yok. Sadece kolunda ve
sırtında küçük çürükler var. -İyiileşecek.
-Bebek nasıl? Bebek de iyi. Burada tam olarak bir şey
diyemem ama iyi görünüyor. Tamam. [Telefon çalar] Ulan kız kaçmış neden
söylemiyorsun? [Turhan] Abi bi
r sakin ol, bir dinle. Ne sakin ol oğlum? Ne sakin ol? Abi, kız kaçtı ama kaçarken
kaza geçirdi. Kemal. Çocuğu düşürmüş. Ha. Bak Allah'ın işi. [Hamza] Gördün mü?
O da istemiyor oğlum. [Hamza] Eminsin değil mi? Doktor şimdi gitti.
Kız burada perişan. -Çocuk düşmüş abi.
-Hamza yemek hazır. İyi. Bak Haşmet oraya geliyor, artık
top sende. -O kız buraya gelmeyecek.
-Tamam. Neden? Öldürdüğü adamın kızıyla
evlenmesini istiyorlar. Abim bunu yapmak zorunda.
Bu kanı, kan bağıyla... ...akrabalıkla ortadan
kaldırmak
istiyorlar. Durum çok ciddi yenge.
Gitmen lazım. Kendini düşünmüyorsan, abimi düşün.
Şakası yok, onu öldürürler. Abim buraya gelir, seni görür,
hele bir de bebeği öğrenirse... ...bırakmaz. Hem kendi canını,
hem seninkini tehlikeye atar. Yenge, abimi seviyorsan... ...ondan uzak dur yenge. Bana evlenme teklif etti. Başka bir çare yok yenge. Yenge abimi seviyorsan git. Git yenge. Abimi seviyorsan git. Yağmur. Yağmur. -Nerede o?
-Gitti abi. -Nereye gitti lan?
-Hamza abi anlat dedi... ...be
n de anlattım, o da topladı
eşyasını çekti gitti... ...durduramadım abi. -Ne demek durduramadım lan?
-Abi Hamza abi anlat, haberi var... ...bir şey olmaz dedi, ben de
anlattım, ne yapaydım? [Telefon çalar] -Telefonu niye sende lan?
-Giderken unutmuş abi. -Masadaydı.
-Git buradan lan, git buradan! [Okur] O güçlü adam,
şehrin ortasında ağlıyordu. [Okur] Onu terk ettiğini zannettiği
yükler, tekrar omzuna binmiş... ...bu sefer daha ağır
ve acımasızdı. [İrem] O adamda tekin olmayan
bir şeyler vardı z
aten. Ah Yağmur'um, ah bebeğim.
Thank you honey. Yok yok, bir daha seni nah bulur.
Allah onun belasını versin. Ona bela okuma,
onun haberi bile yok. -Ya şu haline bak.
-İrem ne yapacağım ben şimdi? Ya kızım ne hale getirmişler seni.
Sen böyle bir kız mıydın? Şimdi arasın da bulsun seni.
Salak Kemal. Neymiş adı Haşmet'miş.
Adam komple sahtekar. [Kapı çalar] Onu yukarı çıkar. Yukarı çıkar. -Ne oldu?
Hemen, lütfen. -Onu yukarı çıkar.
-Ne oluyor ya? -Onu yukarı çıkar.
-İrem o mu geldi? Hadi gidin,
gidin.
Üst kata çıkın, çabuk. -Ama ben...
-Orada kal. Beni dinle, dinle beni.
Sen orada kal, tamam mı? Merhaba İrem.
Yağmur'la bir şeyler yaşadık. Onu bulamıyorum.
Buradadır diye düşündüm. Bak benim bir suçum yok. Ona anlatmam gereken şeyler var. Buradaysa izin ver de konuşayım. Benimle gel. Bak Kemal, ya da her kimsen. O senin dünyana uzak biri. Anlatılanları filmlerde
dizilerde izliyor. Bence artık onun peşinde dolaşma.
Kızı da, bizi de rahat bırak. -Yağmur! Bırak.
-Kemal dur. Kemal dur dedim
! -Kemal dur gidemezsin!
-İrem bırak! -Kemal gidemezsin. Kemal!
-Yağmur! -Hey! Neler oluyor?
-Hayır dedim sana! -Hadi dostum, sakin ol.
-Yağmur! -Biri yardım etsin! Lütfen!
-Sakin ol! Sakin ol! -Beni bunu kullanmaya zorlama dostum.
-Yağmur. Sakin ol. Sadece sakin ol dostum! Kahretsin! -Lütfen silahı var!
-Polis! Silahını yere bırak! Hadi, silahını yere bırak. -Şimdi silahını yere bırak.
-Hemen yere bırak. Silahını yere bırak. Kemal. Silahını yere bırak. Kemal. Kemal. [Fadile] Biliyorsun,
sınır d
ışı edildi, gelemez. [Fadile] Ama senden yardım
isteyecektir. Necmi. O kızı Haşmet'ten uzak tut. Merak etme sen Fadile hanım,
durumun ciddiyetinin farkındayım. Beni de aradı zaten.
Ben hallederim. Sen onları orada gördün. Sarışın bir kızmış, öyle mi? Güzel miydi? Senin yanında zavallıdır o. Ah, Nupe ablam, ah. Sen olmayacaktın da,
ben öyle susacaktım ha? Hepsinin kellesini almıştım. O adam babamı vurduğunda,
kollarımda öldü. Şimdi babamızın katiline
enişte diyeceğiz ha? Neyse, sesimizi çıkarmaya
cağız. Ama bil ki ben hep pusuda
olacağım abla. Ben bunu yutmam, yutamam. O sesin çıkmayacak Sıtkı. O sesin ben sana söylemediğim
sürece çıkmayacak. Ben sana diyene kadar yutacaksın. Ya üzüldüm tabi olanlara.
Dediğim gibi gittim, buldum kızı. Kapı dışarı etti beni.
Ya, ağza alınmayacak laflar. [Necmi] O kız yok mu o, yanındaki kız,
onunla Kanada'ya yerleşmiş bunlar. Ya boş ver artık boş ver
bak orada işler yolunda... ...çok kaldırıp indirme bu mevzuyu,
haydi. Tamam Necmi abi, sağ ol. Sus. Sus le
n havlama. Ana, bizim kız gelmiş. Bizim kız. Kızım, Yağmur? Ne zaman geldin?
Niye haber vermedin? Ne zamandan beri oturuyorsun
sen burada? -Baba seni çok özledim.
-Kuzum, kuzum. Ağlama yavrum. Kuzum. [Okur] Güçsüzdü ve çaresizdi. [Okur] Hiç tanımadığı acılarla
tanışıyordu. [Okur] Denedi ama bunu yapamazdı. [Okur] Bebeğinin hayatına
son veremezdi. [Okur] Belki de kendisini
bu güçsüz durumdan... [Okur] ...kurtaracak bir karardı
onu doğurmak... [Okur] ...diye düşündü kadın,
üzerine yağmurlar yağark
en. Hiç dikkat ettin mi, gördün mü?
Bahçe nasıl genişledi. Belediye başkanıyla konuşacağım,
şu karşıdaki duvarı da yıktıracağım. O zaman burası kocaman
bir yer olacak. Ee, sen de evlenince,
düğününü burada yaparız artık. Kocaman bir bahçemiz var nasılsa. Canım, canım kızım. Anan da sağ olaydı da,
senin bu boya geldiğini göreydi. Düğününde benimle karşılıklı
çiftetelli oynayaydı. Torununu kucağına alıp,
yine eskisi gibi bağırıp çağıraydı. Sessiz olun diye. Dudu kadının kahrını çekmeyi
pek özledim
. Baba ben hamileyim. Hamile misin? Evlenecektik baba, ama lütfen
sorma, anlatamam sana. Dün aldırmaya gittim ama yapamadım. Karnımda hissediyorum onu baba. [Okur] Kızının ona anlatamadığı
gerçekler... [Okur] ...ve karnında getirdiği bebek,
bütün işi gücü bahçe düzeni... [Okur] ...yapmak olan bir baba için,
biraz fazlaydı. [Okur] Ne onun kalbi, ne de
bu kasaba... [Okur] ...bunu anlayabilecek bir yer
değildi. İlk kez seninle öpüşmeyi... ...ilk kez senin olmayı... ...bunları ilk kez seninle yapmay
ı
hayal ettim. Kafanda başka biri var, biliyorum. Sarışın bir kızmış. Ama senin kadının artık
benim Haşmet. Nupelda. Beni sevebilecek misin? Şart mı? Baba. Baba benimle
konuşmayacak mısın? Bana güvenmen lazım baba,
sana anlatamam. Kim olduğunu bile bilmediğin bir
adamdan çocuk peydahlıyorsun... ...eve geliyorsun,
sonra da bana güven diyorsun. Bu kıç kadar yerde ben milletin
yüzüne nasıl bakacağım... ...hiç düşünmüyorsun.
Ananın mezarına gittiğimde... ...ben ona nasıl anlatacağım
bunu? O çocuğa n
e diyeceğim ben?
Nasıl kucağıma alacağım? Hiç düşünmüyorsun. Ama çıkmış
karşıma bana güven diyorsun. Sen bana güvenme kızım.
Sen bana güvenme. Ben o çocuğa bu evde bakmam.
Ona torunum demem. Ha çok doğurmak istiyorsan,
alırsın çocuğunu gidersin... ...başka yerde doğurursun. Bundan sonra da bana baba deme. -Baba yapma ne olur.
-Baba deme dedim! [Hafif müzik] Senin kızın da karnı burnunda. Damat nerede?
Çıkmayacak mı ortaya? Asker, asker. Askerde, gelecek. Ne yapacağım ben şimdi
Dudu kadın ha? Ats
an atılmaz, satsan satılmaz,
kovsan kovulmaz. Kendimi mi öldüreceğim, onu mu
öldüreceğim, ne yapacağım? [Yağmur] Affedeceksin baba. Ben senin kızınım,
bu da senin torunun. Kalbini kırdım, biliyorum.
Ama benim de kalbim kırıldı. Aşık oldum ben baba, öyle yoldan
geçen birinin çocuğu değil bu! Konuşma! Bunu bana anlatmayacaksın,
anana anlatacaksın! Bakalım o seni affedecek mi? Anan şimdi sağ olsaydı,
senin kafanı taşla ezmişti! Ez o zaman baba, sen ez. Git kızım, git!
Beni evlat katili etme git! Af
fetmeyeceksen, ez baba öldür!
Hakkım sana helal olsun! Ya öldür, ya affet baba! Seni allah affetsin kızım!
Ben o çocuğu kucağıma almam... ...anladın mı? Ben o çocuğu
kucağıma almam! Yağmur! Yağmur! -Yağmur!
-Baba! Kızım! Ulan! Ulan kimse yok mu lan? Dur kızım dur. Len! Koş bir doktor çağır,
koş, koş! Ne yapayım ben şimdi Dudu kadın? [Bebek ağlar] Baba! [Doktor] Maalesef, bu seferki
sonuçlar da negatif Nupelda hanım. Ama her gün yeni teknikler gelişiyor,
size uygulamayı teklif edeceğim... ...birk
aç yöntem daha var.
Eğer izin verirseniz... ...yeni bir tedaviye başlayabilirim. Bugün toplantıda sen de varsın.
Kendine çeki düzen ver biraz. Bu seferki de olmadı. Ama yeni bir yöntemle,
yeniden deneyeceğiz. Sana bir çocuk vermeyi o kadar
çok istiyorum ki. [Okur] Aynada bütün dişiliğine
zarar gelmiş... ...zoraki kadın olmaya çalışan
yansımasına baktı. [Okur] Kendini eksik
hissediyordu. [Haşmet] Bu oteli geri almak
şu an bizi yoracak bir şey. Ne böyle bir personelimiz,
ne de bu oluşumla uğraşaca
k... ...zamanımız var. Burada bulunma nedenimiz
tamamen maneviyat. Bu otel, bu ailenin yirmi yıldır
işlettiği bir otel. Değeri nedir biz biliriz.
Teklifimi düşünün. Daha sonra dönersiniz. Peki Haşmet bey. Bir dakika, bir dakika.
Bu iş bugün, burada bitecek. Biz de bunun için buradayız
Nupelda hanım. -Aksi bir şey yapmıyoruz.
-Yok. Amacınız zaaflarımızdan faydalanıp,
oteli fahiş fiyata bize kakalamak. Karşınızda amcam oturuyor olsaydı,
sizin o dilinizi... ...bir tarafınıza sokmuştu! Seni çok özle
dim. -Haşmet!
-Bir daha benim bulunduğum... ...yerde beni ezmeye çalışırsan,
seni gebertirim! Asıl sen kendini ezdiriyorsun!
Aile değerlerini bozuk para gibi... -...adamların önüne attın.
-Ben ağız yaptım. İki gün sonra bize dönecekler.
Bizden başkasına satamazlar... ...bunu sen de biliyorsun. Neden çocuğumuz olmuyor
biliyor musun? Kafandan o kaltağı
atamıyorsun da ondan. Bana göstermediğin erkekliği
içerdekilere göster de... ...bu ailenin kaybettiklerini
geri al. Beni buna zorlama. Biliyorum ho
şuna gidecek,
böyle gördün, böyle büyüdün. Ama beni buna zorlama. Artık bu yok. Artık bu yok. [Hüzünlü müzik] Yağmur, dışarda biri var,
seni soruyor. Neden beni dinlemedin? Aylardır seni arıyorum. Zeynep çıkma, kalabilirsin. Dinleyecek bir şey yoktu. Evleniyordun. Ne yapsaydım, kuman mı olsaydım? Buraya niye geldin bilmiyorum. Ama gitsen iyi olur. Az sonra kocam gelecek. Yağmur! Yağmur! [Yazar] Nasıl gidiyor? Konuşamayacağım. [Yazar] Anladım, bitirmemişsin.
Bölmeyeyim seni. [Yazar] Yarın nişan p
rovası var,
unutma bak. Tamam. Arayacağım ben seni. [Okur] Haşmet kendi mutsuzluğu
üzerine inşa edilmiş... [Okur] ...hayatları izliyordu. [Okur] Sorgulamayı bırakmıştı,
sadece izliyordu. Abi, hadi gelsene... ...bizim canavarlar bütün etleri
bitirdiler valla. -Gel hele sen gel, Alpago!
-Evet abi. Vay be abi, bizim Turo'nun çocuğu
olacaktı da, biz de görecektik. Zaman ne çabuk geçiyor,
değil mi abi? Bir de senin çocuğunu göreydik. Senin gözüne ne oldu? Gözüm? Hamza mı? Aman abi. Nupe yenge nerede
abi?
Niye inmiyor aşağı? Grip olmuş.
Çocuklara bulaşmasın diye inmiyor. Onlar buraya çocuklarıyla
bilerek geliyorlar. Bunu benim gözüme sokmaya
çalışıyorlar. Ben senden daha çok acı çekiyorum. Bazı geceler beni öyle bir
öpüyorsun ki... ...o anda kafandakinin ben
olmadığımı biliyorum. -O kaltağı öpüyorsun.
-Nupe. Bak Haşmet, bu gece onu düşünmene
izin veriyorum. Hadi yapalım. Bana aşık değilsin biliyorum,
aşık olduğun kadını düşün. Sana bir çocuk vereyim, n'olur.
N'olur. Kaçma! Nedir bu takıntın
senin? Neden kurtaramıyorsun kendini? Ver onu bana. Nupe ver onu bana. [Okur] Ulaşamıyordu sevdiği adama. [Okur] Yıkması gereken duvarlar,
Nupelda'yı çok yormuştu. [Okur] Haşmet ona dayatılan
bu hayatı yaşamaya çalışsa da... [Okur] ...kaçamıyordu kaderinden. [Okur] Bir söz, bir ses, bazen
bir şarkı olup onu buluyordu. [Okur] Her seferinde. [İlk dans ettikleri şarkı] [Okur] Acı. [Okur] İliklerine kadar hissediyordu
acıyı. [Okur] Sönmüyordu ateş. [Okur] Her şeyin ilacı olan zaman... [Okur] ...sönd
ürebilecek miydi
bu ateşi? Koş buraya gel be!
Gel gel gel! Ya bak ben niye geldim biliyor musun?
İstanbul'a gidiyorum. Üç günlüğüne bir konferansa
katılacağım. İstiyorum ki siz de gelin. Yok, ben babamı bırakamam. -Hüseyin amca.
-Ha? İstanbul'a götüreyim mi sizi? -Evet, evet, evet!
-Sinan ne yapıyorsun? E babana soruyorum, bırakamam
dedin ya. Ya siz gidin, benim kafam kaldırmaz
şimdi İstanbul falan. -Anne lütfen.
-He de, he de. Hele şöyle birkaç gün gidin de
ben de şurada kafamı dinleyeyim ya. -
N'olur anne, n'olur.
-Tamam, tamam. Seni mi kıracağım ben. Çak! [Hüzünlü müzik] Kemal dur, dur oğlum,
yaramazlık yapma. [Yağmur] Ver, elini ver. Döndüğünde benim de sana
bir sürprizim olacak. [Hüzünlü müzik] Kemal dur bir saniye. Al bakayım. Özür dilerim. Bana yalan söyledin,
evli değilsin. Soyadınız farklı, farklı odalarda
kalıyorsunuz. Bizi nasıl buldun? Ben sizi bulmadım, sen beni
buldun. Yağmur o benim oğlum mu? Kemal lütfen, bırak gideyim.
Gideceğiz söz. Yağmur, o bizim oğlumuz mu? Lütfen b
ana daha fazla acı
çektirme, lütfen. Yıllardır ölü gibi yaşıyorum.
N'olur ortalıktan kaybolma. Odana çık bekle beni.
Yalnız ol. Bekle beni odanda, lütfen. -Kemal bırak gideyim.
-Bulurum seni. Bulurum seni. Yağmur kaçma benden.
Bulurum seni. Yalvarırım odana çık, bekle.
Odana çık bekle, lütfen. Siz kalın aşağıda,
ben sonra geleceğim yanınıza. Yok bir şeyim yok, iyiyim, sadece
biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Tamam sonra konuşuruz Sinan. Senden sonra aldığım nefes
nefes değildi. Seninle birlikt
e bütün ruhumu
kaybettim. Ben senden başka bir kadını
sevmedim Yağmur. O çocuk bizim mi? Evet. Neden bana söylemedin? Niye bana bunca yıldır cehennem
azabı yaşattın? -Bana söyleme dediler.
-Kim? Hamza, kardeşin. Çocuğumuzu karnımdan almaya
çalıştılar. Hamza eğer çocuğu doğurursam
hepimizin öleceğini söyledi. Senden uzak durmazsam, seni
öldüreceklerini söylediler Kemal. Sana bir şey olacak diye
çok korktum. Bana bütün bunların hesabını
verecekler. Onu büyütmek kolay olmadı. Hep diken üstünde yaşa
dım. Birileri bir yerden çıkıp, çocuğumu
elimden alacak diye çok korktum. Bütün bunlardan uzak bir dünyası
olsun istiyorum lütfen. Lütfen bırak gidelim n'olur. Bu mümkün değil.
Artık mümkün değil. [Kemal] Anne, neredesin? Anne, Sinan amcayla havuza
gidebilir miyiz? -Senin adın Kemal mi?
-Evet. Benim adım da Kemal.
Memnun oldum. Kemal. Hadi hazır mıyız yüz... Sinan bey doktorumuz. İstanbul'a onun için gelmiştik,
konferansı vardı. Kemal bey de... ...aile dostumuz. -Memnun oldum.
-Ben de. -İstanbul
'u sevdin mi?
-Evet, çok sevdim. Biliyor musun, ben ilk kez otelde
kalıyorum. Kocaman havuzu varmış. -Anne gidebilir miyiz?
-Tabii ki, tabii ki aşkım. Tanıştığımıza memnun oldum. [Hüzünlü müzik] Ben de. Hadi gel Kemal, biz havuza inelim. Onu çok iyi yetiştirmişsin. O olmasaydı hiçbir şeyi atlatamazdım. Sensiz geçen her gün
cehennem gibiydi. -Onun varlığı acılarımı azalttı.
-Sana söz veriyorum... ...artık sen, ben ve oğlumuz.
Gerisi umurumda değil. Ama evlisin. Benim ailem sizsiniz. N'olur ortada
n bir daha kaybolma. Her şeyi düzeltmem için bana
bir fırsat ver. Günden güne içimde daha da
büyüdün. Demek sebep buymuş.
Hissetmişim. Beni unutmamışsın. Unutmam mümkün mü? Bana her gün senin gözlerinle
bakan bir oğlumuz var. Bugün sizi bir yere yollayacağım. Orayı benden başka bilen yok. Birkaç gün sonra, her şeyi halledip,
yanınıza geleceğim. Kendini tehlikeye atmanı
istemiyorum Kemal. -Babasız büyümeye alıştı.
-Ne olur bunu benden alma. Buna hakkım var. Ben babasız büyüdüm. Ona yaşayamadıklar
ımı yaşatma
şansı ver bana. Ne olur. [Telefon çalar] Emmioğlu hayırdır?
Sabahtan beri elli defa aramışsın? -Kötü bir şey yok değil mi?
-Oteldeyim. Bir saat içinde burada ol. Anne uykum geldi. Tamam aşkım,
yolda uyursun şimdi tamam? [Telefon çalar] Gel lan buraya, gel! -Ne yaptın lan sen? Ha?
-Ne diyorsun abi? Lan hayvan herif!
Hani çocuğu düşürmüştü? Hani buraya gelmeyecekti? Hani bir daha ortaya
çıkmayacaktı? -Bana öyle söyledi abi.
-Lan seni öldüreyim mi lan ben... -Hamza!
-...seni Allah'ın...
Sen bizim evimize gelip, bize posta
koyacak kadar büyüdün mü Hamza? Oğlun başımızı yaktı.
Üvey oğlun da kendiyle beraber... ...Turhan'ın mezarını kazıyor
şimdi. Ana kız abinden uzak duracağım
demişti. Gelmiş işte. Çocuğu da doğurmuş. Kendi gözlerimle gördüm. Sen bizi nasıl bir ateşin ortasına
attığının farkında mısın? Kızı da çocuğu da alacak, ortadan
kaybolacak... ...olan da bize olacak Fadile ana! Benden bu kadar. [Telefon çalar] Hamza? -[Hamza] Toparlan.
-Anlamadım? Seni bir saat içinde alac
ağım,
bir saat içinde hesapları aktar... ...seni aradığımda, söylediğim
yere gel. Gerçekten gidiyor muyuz sonunda? Dünyanın öbür ucuna gidiyoruz,
bütün bu pisliklerden uzağa. Seni arayacağım. Burada ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun Hamza? Hamza ben bu evin köpeği değilim!
Senin karınım, karın! Nereye gidiyorsun diyorum.
Yoksun zaten kaç gündür. Bankacı karıyla gidiyorsun değil mi? Bırak beni kadın! [Çığlık] Hastaneyi ara! [Doktor]
Boynunu kırmış, durumu ciddi. [Doktor] Yaşatmaya çalışıyoruz faka
t,
yaşasa da eskisi gibi olmayabilir. Yapmak zorundaydım,
yoksa sizi kaybederdim. Sen kendi oğluna kıyamadın ama
benim oğlumu öldürmeye çalıştın. Abi. -Abi beni affet.
-Sus oğlum. [Turhan] Abi! Demek, suçlu ben oluyorum öyle mi? Memlekette bu evlilikten ekmek
yiyen binlerce adam var! Şimdi bu insanlar, kan diye
bağıracaklar! Başta da Sıtkı! İhsan ağayı ben vurmadım. Bunun cezasını da ben çekmeyeceğim. Benimle gelmedin, orada değildin.
Ne oldu bilmiyorsun. Sana gitme dedim ben! Olan oldu artık Ha
şmet.
Biz seninle kardeş gibi büyüdük. Seni hep korumaya çalıştım. Ama sen de benim kadar bu
dünyayı biliyorsun. Kanı unutmazlar!
Bundan kaçış yok! Sen o adamı vurmasaydın
ben şimdi çoktan gitmiştim! Seni korumak için durdum ben. Bankadan aradılar. Hesabı boşaltmaya çalışmışsın. Gitmedin, çünkü işler kötü gidiyordu. Yanında götürecek para yoktu. Bu evlilikten sen de kazanacaktın,
bekledin. Çocuğumu öldürmeye çalıştın Hamza. Kardeşimi ölüme terk ettin. Sen de biliyorsun, bundan
kaçamazsın. [Silah
sesi] Şşş. Seni yaşatmazlar. Biliyorum. -Çok merak ettim seni.
-Geldim. [Sıtkı] Bak bizim adamlar güvenlik
odasından ne getirdiler bana. Emin misin Sıtkı?
Bu o mu? Eminim ablam. Eminim. Otel kayıtlarına da baktım.
Adı Yağmur. [Sıtkı] Kız budur. Gün benim günüm.
Sesimi çıkarayım mı abla? İzin veriyor musun? [Yağmur] Sanki her şey
yolundaymış da... [Yağmur] ...seninle, çocuğumuzla yazlığa
tatile gelmişiz gibi. Keşke gerçek olsaydı. Ben hiç kendi hayatımı
yaşayamadım. Benim için en gerçek an, şu a
n. [Hafif müzik] -[Haşmet] Alpago.
-[Alpago] Evet abi. [Yağmur] Ne olacak şimdi? [Haşmet] Gitmem lazım. Beni burada
bekleyeceksiniz. [Haşmet]Yarın akşama kadar gelmezsem,
çocuklar sizi götürecekler. Gitme. Dünyanın başka
bir yerine gideriz. Bizi bulamayacakları bir yere.
Kendi hayatımızı kurarız. Lütfen Kemal seni tekrar kaybetmeye
dayanamam ben. -Lütfen.
-Abi. Allah sabredenleri sever. E tabii benim de kalbim temiz. O gün gelecek dedim,
sabrettim. Allah dualarımın bir kısmını
kabul etti Haşmet.
Bak dikkat ettiysen, bir kısmını
diyorum. Çünkü namlunun ucunda,
Turhan var. [Sıtkı] Sen olaydın,
işte o zaman tam olurdu. -Alpago, arabayı hazırla.
-Tabii abi. Kemal yalvarırım gitme.
N'olur. N'olur. Gitmek zorundayım. Eğer sana
Kemal'i getirmemi istiyorsan... ...Haşmet'i onlara bırakmak
zorundayım. Sen benim bu hayatta sevdiğim
tek kadınsın. Bunu unutma yeter. [Hüzünlü müzik] Gitme. -Alpago Turhan'ı götür buradan.
-Hayır abi. Öfkeni içine atacaksın. -Bir delilik yapmayacaksın.
-Abi. Alpago bu
nun sonu yok.
Hadi, al Turhan'ı götür buradan. Bırak abi, bunların hepsini
öldüreyim burada. Hadi hadi. Bunun sonu yok.
Hadi aslanım. Al Turhan'ı git buradan hadi. [Nupelda] Bırak gitsin. Baş başa konuşalım. -Sıtkı bizi yalnız bırak.
-Abla. Sıtkı çık! Böyle olmak zorunda değildi. Ben senin için her şeyi
verebilirdim. Bunun için çok çabaladım. Ama sen aramızdaki
akdi bozdun Haşmet. Onurumla oynadın.
Kadınlık gururumla oynadın. Beni aileme küçük düşürdün. Ondan bir oğlum var. Benim bir parçam. Tam
am. Kabulüm. Çocuğu getir. Ama o kaltak çıksın hayatımızdan. Kendine başka bir hayat kur. Bu ateşi soğutmak için çok çaba
sarf ettim. Ben de senin gibi kendimi
feda ettim. Ama olmadı işte, soğutamadık. Gitme. Allahın aşkına gitme. Benimle kalırsan, ben seni korurum. Sana benim yanımda hiç kimse
zarar veremez. Buradan çıkarsam beni vururlar
değil mi? Evet. Peki ben ölürsem, bu kan durur mu? -Haşmet yapma!
-Nupelda. -Çek şunu.
-Ben ölürsem bu savaş durur mu? -İndir şu silahı.
-Nupe, bu kan durur m
u? Abla! Uzatma, vur! Babamızın katilidir karşında duran! Sen vurmazsan ben sıkacağım! Sıtkı bizi yalnız bırak dedim! Seni kandırmaya çalışıyor!
Seni kandırmaya çalışıyor! Bu şerefsizin kanı akmadan,
bana rahat yok! Yalvarırım benimle kal. Yalvarırım. [Sıtkı] Hadi abla! Vur! [Hüzünlü müzik] [Silah sesi] [Hüzünlü müzik] [Haşmet] Bilmezdim bu derdin,
seni yolundan... [Haşmet] ...beni solumdan edeceğini. Bu o yüzük mü? Evet. [İlk dans ettikleri müzik]
Comments